Şimdi tam olarak anımsayamıyorum, Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Şaakaşvili 2007 yılında Gürcistan’ı ziyarete gelen Nato Genel Sekreterinin hediye ettiği Nato kravatını ne zaman yemişti?

Yani şöyle, Putin’in, “oraya gelirsem seni” diye başlayan ve söylenmesi ayıp bir uzvun adını açıkça kullanarak, bir de yazmak istiyorum ki o sözcüğü ama ısrar da etseniz yazmam, “…dan asarım” demesinden önce miydi yoksa sonra mı?

Önemli değil sonra ya da önce, Güney Osetya’yı işgal etmeye kalktığında Gürcistan Nato’yu, aynı anlama gelmek üzere ABD’yi ve aynı anlama gelmek üzere AB’yi tereddütsüz omuzbaşında olacağını sanıyordu. Üçlü çetenin Saakaşvili’yi özendirmesini Rusya’nın Kafkas ötesi’ne yönelik hassasiyetini ve refleksini ölçmek için küçük bir sınama olarak görmek pek yanlış olmayacaktır. Gürcistan’nın Güney Osetya’dan sonra asıl hedefinin Kafkasya’nın Karadeniz’deki gözü, “hırçın insanlar yurdu” Abhazya olduğu pek açıktır. Şu hatırlatmanın hoş görüleceğini ümit ediyorum, özellikle de Çerkes diasporasının Türkiye ayağına:

2003 yılında yapılan seçimlerin “hileli” olduğunu ileri sürerek ellerinde Amerikan “gül”leri olduğu halde taraftarlarıyla parlamentoyu işgal ettiğinde Abhazya va Güney Osetya’ya “diz çöktürüp” Gürcistan’a katacağı sözünü vermiştir Saakaşvili. 2007 seçim bildirgesi neredeyse tümüyle Abhazya ve Güney Osetya’ya dairdir “Bir yıl içinde Abhazya ve Güney Osetya geri almayı vaat ediyorum!”

Batı’dan ve Balkanlar’dan Nato tarafından kuşatılmış olan Rusya için Güney Osetya stratejik bir önem taşıyor ama gerçek anlamda Karadeniz ve Kafkasya’yı “ateş topu”na çevirecek olan Abhazya “sorunu” sözkonusu olduğunda Rusya’nın görmezlikten gelineceği çözüm biçimleridir. Putin’in, ağzını bozması ve Şaakaşvili’yi, yüce İsa korusun, buraya yazmaktan çekindiğim “şey”lerinden asma tehditi boşuna değildir!

Kafkasya, her iki yakası, kuzeyi ve güneyi ile Nato, ABD ve AB açısından sadece Hazar petrolleri ve enerji nakil hatları için değil Asya’nın emperyal gücü Rusya’yı Kafkas Gerisi’nde tutup Akdeniz’e inişini engellemek açısından önemlidir.

***

2011 yılının kasım ayında Batum’da yapılan Nato-Gürcistan komiyon toplantısından sonra Nato Genel Sekreteri’yle Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili ortak bir basın toplantısı düzenleyerek 2012 yılının mayıs ayında yapılacak zirvede Gürcistan’nın Nato’ya üyeliğinin değerlendiriliceğini müjdelemişlerdi. İşte o gün yarın.. Yani 21 Mayıs..

Alın işte size bir rastlantı tam da 21 Mayıs Soykırım ve Sürgünü anma gününde ABD’nin Chicago’sunda Nato Liderler Zirvesi’nin yapılacak olması ve Gürcistan’nın zirveye davet edilmesi için Türkiye’nin ısrarcı olacağı haberi.

Zirve öncesinde Nato, Gürcistan’ın egemenlik haklarını ve toprak bütünlüğünü tanıdıklarını açıklarken, Nato Parlamenterler Birliği’de Abhazya ve Osetya’nın Rusya’nın işgali altında bulunan topraklar olduğunu ilan etti.

***

Gürcistan’nın Abhazya’ya baskın vermesiyle başlayan Abhazya-Gürcistan savaşı sırasında dünyada Çerkes diasporasının en kalabalık olduğu Türkiye, açık bir şekilde Gürcistan’nın yanında yer almıştır. Bu biliniyor. Ayrıca Türkiye’nin Gürcistan askerlerini eğittiği, silah ve mühimmat yardımının yanısıra mali yardımlarda bulunduğu yetmiyormuş gibi Abhazya’ya uygulunan vahşi amborgonun destekçisi ve sürdürücüsü olduğu, bunun bu gün de halen devam etmekte olduğunu bilinene eklemek gerekiyor.

Gürcistan bir yandan Abhaz ve Oset yurdunu kendi eyaleti ilan ederek bura halklarını köleleştirme yoluna giderken öte yandan bu halklarla hısım olan diğer Çerkes halklarına 150 yıl önce Çarlık Rusya’sının uyguladığı soykırımı tanıdığını ilan ederek diasporanın gönlünü çelmeye çalışmaktadır.

Ama eşeğin büyüğü ahırda!

Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili, Nato’dan aldığı cesaretle ve ihtimaldir ki “şeylerini” Putin’in hışmından korumak için ABD emanetine bırakarak “Birleşik Kafkasya”yı ilan etti. Başkent olarak ta Tiflis’i uygun bulmuş! Ahırda olan bu!

***

…Ve 1864, 21 Mayıs .

Çar 3’üncü Aleksandr’ın kardeşi, Kafkasya valisi Grandük Mişel Kafkas-Rus Saşaları’nın kendileri açısından zaferle sonuçlandığını duyurduktan sonra Kafkas halklarına o ünlü bildirisini yayımladı özü şuydu, bir ay içinde Kafkasları boşaltıp ya Kuban ötesine ya da Osmanlı topraklarına gidersiniz. Boyun eğmeyenleri savaş esiri sayarım!

Bu bildiri tek başına el alındığında diasporanın “muhatap”ı açıktır: Çarlık Rusya’sı..

Ancak bir de suyun bu yakası var bol pirinç, ezan, halife topraklarının uhrevi bereketi, yani Osmanlı..

İngiliz Konsolosluğunun onlarca raporu var ve bunlar yayımlandı, bu raporlarda Osmanlı’nın Karadeniz kıyılarına kan revan içinde düşen Çerkeslerin her gün 20’şer 50’şer açlıktan öldükleri ve Osmanlı’nın pek Müslüman tacirlerinin kızlı oğlanlı Çerkes bebelerini üç kuruşa kapattıkları, payitahtta, hem de halife efendinin elbette bilgisi dahilinde olmalı, resmi köle pazarları kurulduğu yazılıdır.

Muhatap aranıyor!

Muhatap Çarlık Rusyası’dır. Çarlık Rusyası Büyük Ekim devrimi’yle tarihin çöplüğüne atılmıştır. Sosyalizmin kazanımları olan Çerkes Cumhuriyetleri dilleri, kültürleri, yarattıklarıyla Rusya Federasyonu’nun üyeleri olarak halen ayaktadır. İsteyen Kafkas Dağları’nın fiziki engeli olarak, isteyen “çıkar ilişkisi” olarak görebilir, mühim değil görülsün, ama şu açık, diasporanın “soykırımı kabüllen” sesinin Putin’e erişmesi çok zor görülüyor. Ayrıca şunu not etmekte yarar var, soykırımın kabülü halinde bile Rusya Federasyonu’nun herhengi bir yükümlülükle karşılaşmayacağı kesin olduğuna göre, Putin’in başetmek zorunda kalacağı sadece vicdani sızıdır ki görebildiğim kadarıyla hazretleri, bunu dert edinecek duyarlıktan pek uzaktır!

Putin’in sorunu Kafkasya’da dansa kalkan Nato’dur!

21 Mayıs’ların içinin Rus karşıtlığıyla doldurulması ve Diasporanın Kafkas halklarını buna yönelik olarak yönlendirmeye kalkması boşuna enerji israfıdır.

Ama enerjimizi ve öfkemizi yönelteceğimiz bir odak var

Üstelik sürgünün ve soykırımın suç ortağı hemen şuracıkta Osmanlı.. Hem de “yeni” olanından. Kafkas halklarını birbirine kırdıracak olan dünya halklarının düşmanı terör örgütü Nato ve onun “çeri”liğini yapan Yeni Osmanlılar, hemen burnumuzun dibinde!

Mehmet Bozkurt

Kaynak: soL Haber Portalı http://haber.sol.org.tr