15 Temmuz darbe girişiminin ardından bütün bir düzen siyaseti, başta Yenikapı olmak üzere, birçok mecrada kendini resmetmiştir. ‘Demokrasi’ ve ‘milli irade’ kisvesi altında gizlenmeye çalışılan; Fethullah Gülen hareketinin büyütülmesinde iktidarı, muhalefeti ve kurumlarıyla ‘düzen’in oynadığı roldür.

Fethullah Gülen hareketi, on yıllardır Türkiye’deki iktidarlar, sahibi olan sermaye sınıfı ve emperyalist odaklar eliyle desteklenmiş, güçlendirilmiş, ‘sızdırılmış’ ve 2002’den bu yana AKP iktidarının ortağı konumunda ülkemizi, emekçileri, Türkiye halklarını Ortaçağ karanlığına sürüklemeye çalışan gerici bir örgütlenmedir. İnsan aklına ve insanlığın ilerici birikimine, kol kola, topyekun saldırdılar. ‘Kandırıldık’ nidalarıyla bugün kendilerini aklama telaşına giren tüm sorumlulardan hesap soracağız!

Bugün iktidar kavgasına tutuşmuş İslamcı odaklar, Çerkes kültürüne saldırdılar!

Liberaller, AKP iktidarından ‘demokrasi, halklara özgürlük’ beklerken; emperyalizmin palazladığı dinselleşme, Çerkes kültürünün yerine toplumsal yaşamı gerici normlarla düzenlemek için iktidarın en büyük silahıydı. Kadın-erkek birlikteliğimize, Xabze’nin seküler, dayanışmacı, eşitlikçi niteliğine böyle saldırdılar.

AKP iktidarı Suriye’de savaş kışkırtıcılığı yaparak ‘ılımlı islamcılar’, ‘özgürlük savaşçıları’ diye lanse edilen katliamcı çeteleri besledi, mühimmat sağladı. Emperyalizmin siyasetine yedeklenen Çerkes liberalizmi ise bilinçli veya bilinçsiz ‘Suriyeli Çerkesler’ kampanyalarıyla, yaşanan trajediyi hemşehricilikle propaganda edip Türkiye’nin halk düşmanı dış politikasına destek vererek bu suça ortak oldu.

Kapitalizm kendini ancak savaş ve gericilik üreterek ayakta tutmaktadır. Biz, ‘Suriye’nin Dostları’nı tanıyoruz. Biz Sosyalist Çerkesler, Suriye’yi kan gölüne çeviren İslamcı barbarlığı kimlerin finanse ettiğini biliyoruz. Son yıllarda kendi içimizde de şiddetle yükseltilen temelsiz Rusya karşıtlığının, ‘Katil Putin’ şiarının arka planında ABD ve AB siyasetinin iki yüzlü savunucularının Suriye halkını katleden canilerin döktüğü kandan, bugün Cerablus’ta yaşanan ayak oyunlarına kadar sorumluluğu aşikardır.

‘Askeri vesayet’e karşı birleşenlerin, ‘yetmez ama evet’çilerin kültürümüze yapılan gerici saldırılara alan açtığı, örtülü ve açık destek sağladığı ortadayken, Türkiye’de gerçekten bir darbe girişimi olduğunda tek bir kelam etmemeleri ise bizim açımızdan manidardır!

4 Eylül’de Kartal Meydanı’ndayız!

‘Kimlik siyaseti’yle Türkiye demokratikleşecekti, toplumumuzu temsil etme iddiasıyla karşımıza konan ise tecavüzcü Ensar Vakfı’nda iftar düzenleyen Kafkas vakfı, iktidar eliyle kurulan ÇERKESFED gibi gerici Çerkes örgütlenmeleri oldu. Aynı ÇERKESFED yöneticileri ‘demokrasi şölenleri’nde tankların üzerinde silahlı poz vermekten çekinmeyeceklerdi! Geleneksel derneklerimiz ise, ÇERKESFED’in temsil ettiği değerlerle mücadele etmek bir kenara, 15 Temmuz sonrası yaptıkları kapalı ve sığ açıklamalarla iktidara sağlanan meşruiyetin önünü daha da açtı.

Biz Sosyalist Çerkesler, dün toplumumuzu köleleştiren gericiliğe şirin gözükmedik. Bugün de prim vermeyeceğiz! 15 Temmuz sonrası ülkenin itildiği politik atmosferi reddeden sanatçı, akademisyen yazar ve sendikacıların çağrıcısı olduğu 4 Eylül Büyük İstanbul Mitingini destekliyoruz. Üye ve dostlarımızla, kültür emekçileriyle ‘gericiliğe, emperyalizme, darbecilere’ karşı Kartal Meydanı’nda olacağız.

SOSYALİST ÇERKESLER